Köşe Yazıları

Tarla biçildikten sonra ekinler harmana getirilir ve yığınlar oluşturulur

Temmuz, Ağustos aylarında tarlada olgunlaşan ekinler ermeye başlar. Biçilme zamanı gelince bir çift atın çektiği, Çekoslovakya malı 5 kanatlı, tablalı ekin biçme makinamız vardı. O yıllarada köyde hiç kimsede yoktu. Üzerine bir kişi oturur, atları sürer, biçilen ekinlerin toplandığı tabla içerisinde belirli yerlere boşaltmak, deste atmak görevini yapardı.

Bizim köyümüz dağlık olduğu için tarlaların içinde çok taş vardı. Ekin biçme makinasının bıçaklarına taş gelmemesi için atların önünde bir kişi biçilmemiş ekin tarlasının içerisinde ki büyük taşları sökerek biçilmiş tarafa atar, bu kişiye taş toplayıcı denirdi.


Arabaya sap yüklerken

Bu kişinin atların önünde gittiği ve ekin içerisindeki taşları söktüğü için çok hızlı hareket etmesi gerekirdi. Tarlanın içerisindeki büyük taşları söküp atma görevini çok zaman annemle birlikte biz yapardık. Babam da ekin makinasının üzerinde ekin biçerdi.

Şayet tarla içindeki taşları görmez zamanında temizlemez dışarı atmazsak o taşlar ekin makinasının bıçaklarını kırardı. O zaman rahmetli babam çok kızar gözünüzü dört açın diye bağırırdı.

Tarlada taş toplama işini yaparken çok yorulur ama ailemize yardımcı olduğumuz için çok mutlu olurduk. Ekinler biçildikten sonra makinanın attığı desteleri bir araya orakla toplar, başakları içeriye sapları dışarıya doğru belirli aralıklarda yığınlar yapardık. Destelerin altında kalan buğday başaklarını tırmıkla toplar yığınların yanına boşaltırdık.

Ekin yığınlarını at arabası veya öküz kağnısı ile harman yerine taşımak için arabanın veya kağnının üzerine çıkar, babam yerden uzun sap üzerinde üç demir dişi olan yükleme aracı ananat ile sapları bize uzatır, biz de düzgünce arabanın üzerine yerleştirirdik. Buna araba yükleme denirdi. Zor bir işti, hem aşağıdan sana uzatılan buğday destesini düşmeden kucaklayarak alacaksın hem de arabanın üzerine düzgünce yerleştireceksin.

Yükleme işi bitince araba urganı ile sıkı sıkı sarar daha sonra urgandan tutarak kayar aşağıya inerdik. Harman yeri, ekin tarlalarından uzak, düzlük ve rüzgar alan yerlerde başka komşularla birlikte kullanılan köyün ortak malı olan yerlere yapılırdı.

Harman yerinde kağnı veya araba ile taşınan buğday, arpa, yulaf, sapları daire şeklinde üst üste yığılır buna “sap halkası” denirdi. Halkanın çapı bir veya iki düvenin döneceği şekilde geniş bırakılırdı. At veya öküzle çekilen düvenler tam daire şeklinde dönerlerdi. Ortasında ezilen samanla buğdayın karışımına “malama” denilen saman toplanırdı. Harmana toplanan sapın büyüklüğüne göre yaklaşık 25-30 metre çapında içerisine rüzgar almaması için ay şeklinde yapılırdı.

Sabah harmanda yapılan ilk iş başaklı ekinleri, sapları ile birlikte bir metre kalınlığında 20-30 metre çapında yuvarlak şekilde yaymak tı. İki atın çektiği düvenlerle serilen sapların üzerinde aynı yönde dönerek saplar ve başaklar akşama kadar düvenin altında parçalanırdı.

Buğday başaklar ezilerek taneli malama haline getirilirdi. Bizim harmanda aynı anda iki çift at, iki düğenle sapları sürerdik.

Düven: Harmana yayılan ekin saplarının üzerinde at, öküz, manda, gibi hayvanların çektiği düven iki veya üç parçalı kalın çam ağacından yapılmış, altına özel çakmaktaşları (kesici taşlar) çakılmış kızak biçiminde araçtır. Üzerinde ki kişi atları veya öküzleri dizginler veya üvendire ile kumanda ederek dairesel dönüp sapları iyice incelterek saman haline getirilmesini sağlar, taneleri başaklardan ayırır. Bu işleme düven sürme denir. Düvenin önü havaya kalkık şekilde yapılır saplar ve samanlar takılmasın diye.

Harmanda sapları sürmek için iki düven kullanılacaksa, ikisinin de at veya öküzle çekilmesi gerekir. Aynı harman halkasının içerisinde hızları farklı olduğu için at ve öküz ile aynı anda düven sürülmez.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Başa dön tuşu