Davar Şiiri – Hayati Ateş
Değerli dinleyenler
Sene 1993’te yazmış olduğum ilk şiirimi sizlerle paylaşmak istiyorum
O sene Okulu bitirdim Köye geldim
Babamla beraber davar gidiyorduk
Tabii Ben hem okuduğum için hem de o gençliğin o yaşların verdiği heyecanla
Davar gütmekten hem utanıyor
Hem de davar Gütmek Çok zoruma gidiyordu
Iki yandan bana dediler ki davar Gütmek Niye zoruna gidiyor
Hazreti Musa da var bu derdi
Çok evliyada davar güderek erişti evliya oldu
Sen de güzel namazını kıl Allah’a ibadet et Belki sen de erişin dediler
Şöyle biraz düşündüm dedim ki
Hiç Bizim buralarda Erişen Çoban gördünüz mü
Koyunlar ister istemez birinin ekinine nohutuna paklasına varıyor hemen itiraz
Yollarım Yürüyüş Mescidi ekini yaymış İriş miyesi için okudu yaymış İriş
Şafakla yaymış diye hemen itiraz veriyorlar hiç Bizim buralarda çobanı eriştirirler mi dedim
Hemi Ben eski çobanları pek bilmem de
Benim bildiğim o mor emmi var Hızır emmi var Emine mi var
Bu adamlar yıllardan beri de var giderler daha ben hiçbirinin eriştiğini görmedim dedim
Neyse konuyu fazla uzatmayın babamın yüzüne karşı gütme diyemedim de şiir olarak
Söyledim babam kendisi dinledi isterseniz tekrar bir daha söyleyeyim de bir de siz dinlen
Aflaklı Mehmet ile sıvadık
Duvarını gütme dedim gene güttüm başkasının davarını
Seni isterim ne de köpeğin zararını
Dedim Ama dinlemedi arkadaş
Şimdi iş güç zamanı davarı bize katarlar
Dedim ama dinlemede arkadaş
Kurban yaklaşınca bıçaklar ihalenir bilenir
Çobanın emekliliği yok Yaşlanınca dilenir
Iyi gütmezsek iri ifaden mi ölene kadar ilgileniyor
Didim ama dinleme de arkadaş
Ne kadar iyi gidersen g** kıymetini bilmezler
Davardan çıkınca selam bile vermezler
Bir gün hastalarsan yanına gelmezler
Didim ama dinleme de arkadaş
Ben babama böyle dedikten sonra
Babamdan da aynen şöyle bir cevap geldi
Gütmeye başladık oğlum şimdiden sonra cayılmaz
Bizim davar yalnız hiçbir yerde yayılmaz hastalarsan zaten hatırım say
Maz diye bana cevap verdi arkadaş
Vallahi davarı hep satarım basman benim damara Ben sizi ne iç
Salıyorum ne de kumara
Muhtaç Etme Beni Mustafa’ya omara
Diye bana cevap verdi arkadaş
İyi gütmesen de eksiltme hayvanların suyunu
Hararet yaptır
Döktürme tüyünü
Iyi bilirim ben ağaların huyunu
Diye bana cevap verdi arkadaş
Bana bir şey deme oğlum ben böyle geldim böyle giderim
Sana gönüllenmem Hakkımı helal ederim
Allah gençliğimi verse gene doğar giderim
Diye bana cevap verdi arkadaş
Neyse babamla bu kısa söyleşiden sonra bir de ağalar
Aramızda geçen mesele var Fırsat bulmuşken
Bir de onu söyleyeyim de dinlen
Girdim Hacı iri Fatin gözüne
Yaylak tarafına gitme diyemedi yüzüme bu davardan fayda gelmez arkadaş
Davar seçmeye geldiler hiç cüzleri gülmedi inanmazsanız iri
Sağ ölmedi
Gidip ondan sorabilirsiniz arkadaş
Hacı Ali’nin dağına çıktım Dizimde derman kalmadı
Bana bir spor ayakkabısı al dedim almadı hiç Mesa ayakkabı
O da ayağıma olmadı bu da Vardan fayda gelmez arkadaş
Aradan fazla zaman geçmedi kış girdi
Mesa ayakkabısından ayağıma yaş girdi
Bazen Toprak bazen de taş girdi
Bu davardan fayda gelmez arkadaş
Kış gelince içeride daraldım
Cinganay girdi Ey cana daraldım
Bahar gelince tekrar başrollerde yer aldın bu davardan fayda gelmez arkadaş
Çok dediler Hayati dinleyen olmaz
Niye yazdın bunları gençler bilmez
Hacı Yusuf İrfan bir daha gelmez
Anladım da iş işten geçti