Yöresel Halk İnançları

Suyla İlgili Halk İnanışları

İnsanlık, bilimsel verilerden yoksun bulunduğu çağlarda suyun canlılık kaynağı
olduğuna ve yaşamı meydana getirdiğine inanmıştır. Bu sebeple ilkçağ Yunan düşünürü
Thales, “İlk neden sudur” demiştir. Dünyayı suyun üzerinde yüzen bir tabak gibi
düşünen Thales’e göre her şeyin kaynağı sudur, her şey sudan türemiştir ve sonunda
tekrar suya dönüşecektir (Çağlar 2008, 75). Mitolojilerde genellikle kozmogonik
dayanak su olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Mısır mitolojisinde ilk arkaik unsur
“su”lu kaostur. Kozmik temel ise sudan doğan bir durumdur. Hint mitolojisinde ise
kozmogonik dayanak ilk su’dan ortaya çıkan bir embriyondur. Tüm kozmos bu
yumurtadan türer (Taş, 2002, 13). Türk mitolojisine göre de evrende her şeyden önce su
mevcuttu. Altay Türklerinin Yaradılış Efsanesi’ne göre “Evvelce sadece su vardı. Tanrı
ile kişi kara kaz şeklinde bu suyun üzerinde uçarlardı.” (Sakaoğlu; Duymaz 2010,168).
Su, evrenin tüm potansiyelini ve tüm tohumlarını içinde barındıran bir rahim
olduğu için insan türünün ya da özel bir ırkın sudan çıktığını anlatan mitlere veya
efsanelere rastlamak mümkündür. Su, bu tip anlatılarda doğurganlıkla ilgili bir tanrıça,
bir ana olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuk, dünyaya gelmeden önce ana rahminde su
ile çevrelenmiştir. Bu durum hayat verici bir başlangıç olan suyun mitolojik düşüncede
ana rahminin sembolü olmasını sağlamıştır. Bu olay, eski düşüncede içilen sudan çocuk
olabileceği inanışının temelini oluşturmuştur. Örneğin Anadolu Yörüklerinde kısır
kadınlar nisan yağmurlarının suyundan içip çocuk sahibi olacaklarını düşünürlerdi
(Çağlar 2008, 79).
Dünya mitolojilerinde önemli bir motif olan hayat suyu ölümlü insanların,
ölümsüzlüğe erişme özlemlerinin yansımasıdır. Altay ve Anadolu anlatıları, masalları
ölüp kutsal ve sihirli bir güçle yeniden dirilenlerle doludur. Hayat suyu, Dirilik suyu
Ab-ı Hayat olarak adlandırılan içenleri ölümsüzlüğe kavuşturduğuna inanılan efsanevi
142
su, yaratıcı başlangıç sayılan ilk kaostan (sudan) ölümsüzleştirme, ebedi yaşatma
işaretlerini alıp kendinde yaşatmıştır. Bu anlamda Dirilik suyu sembolünde, yaratılış
mitinde olan başlangıç gibi ilk suyun izlerini bulmak mümkündür (Beydili 2005, 176).
Bütün canlıların hayat kaynağı olan su, tabiatın en değerli unsurlarının başında
gelir. Türk mitolojisinde dünya yaratılmadan önce her yerin sularla kaplı olduğuna
inanılır. Yani dünyadaki bütün varlıklar tanrı tarafından yaratıldığı halde su
yaratılmamıştır. İşte suyun bu durumu, hayat verici oluşu vs. gibi özellikleri birleşerek
onun kutsiyet kazanmasına sebep olmuştur. Özellikle atlı-göçebe hayatın yaşandığı
Türk kültüründe suya çok büyük önem verilmiştir. Her suyun sahibinin (İyesinin,
ruhunun) olduğu kabul edilmiş, sulara kurban kesilmiş, sularla konuşulup dertleşilmiştir
(Çağlar 2008, 91). Çin yıllıklarında Türklerin Gök adına kurban kesmek için su
kıyılarında toplandıkları anlatılmaktadır. Eski Türklerde kutsal sayılan birçok nehir
mevcuttur. Uyguların Tamir, Selenga, Tola; Moğolların Selenga, Onon nehirleri
bunların bazılarıdır (Roux 2001, 145-146).
Günümüz Yakut Türklerinin her ırmağın, gölün, pınarın ayrı bir iyesi olduğuna
inandıkları bilinmektedir. Karagas Türkleri “Sug ezi” adını verirler. Yakut Türkleri,
ilkbaharda balık avına çıkmadan önce doğurmamış bir ineği U İçitte adlı su iyesine
kurban ederler, içki ve balık sunarlar. Su iyesinin bir diğeri ise Ukula Toyon’dur. Ukula
Toyon, suların kirletilmesine kızar, sular temiz tutulmazsa, kirletilirse kaynakları
kurutur; o, insanları susuz bırakır. Zara’da kısmetlerinin açılmasını isteyen genç kızlar,
Bahtiyazı kuyusuna gider, bu kuyunun suyundan içer, içerken de üç kez “Bahtım
açılsın” derler. Divriği’de ise kısmet açılması, çocuk sahibi olmak, ve kırklanmak için
Alim Pınar, Çamlı Çeşme, Değnekli havuz gibi kutsal bilinen sulardan istifade edilir
(Kalafat 2010, 166-167).
Araştırma sahamız olan Derinkuyu ilçesinde su ile ilgili şu inanış ve
uygulamalar bulunmaktadır.
Gece su kaynatılmaz (KK: 120, 122, 125).
Hıdrellez sabahı gün doğmadan dereden alınan su eve getirilip serpilirse o yılın
iyi geçeceğine inanılır (KK: 23, 29, 35, 38).
Kaynayan suya bıçak sokulmaz. Tencerenin bereketinin, tadının tuzunun
kaçacağına inanılır (KK: 210, 215).
Suyu ayakta içen kişinin bereketsizlik getireceğine inanılır (KK: 95).
Su perilerinin olduğuna inanılır (KK: 126).
143
Subaşlarında cinlerin, şeytanların olduğuna inanılır (KK: 70).
Bulanık, pis suların hayırsız işleri getireceğine inanılır (KK: 130).
Şifalı suların insan sağlığına iyi geldiğine ve hastalıkları tedavi ettiğine inanılır
(KK: 95, 97, 100).
Kırk baskını olan çocuklar Gölcük’te bulunan şifalı sudan yıkanır. Daha sonra 7
Mehmetli evden su toplanıp kırk tane buğday, taş, arpa, bir tane iğne ya da para
atıldıktan sonra dört yol olan bir yere bu su dökülür (KK: 55, 56, 65).
Rüyada su görmek iyiye sayılır (KK: 90).
Çocuklara kuyuya eğilme şeytan çeker denir (KK: 95).
Dilek dileyerek kuyulara taş atılır (KK: 95, 96, 102).
Suyun berraklığı, saflığı simgelediğine inanılır (KK: 106).
Rüyasında temiz su gören kişinin bahtının açılacağına inanılır. (KK: 125, 129).
Suya tükürmenin uğursuzluk getirdiğine inanılır (KK: 160).

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Başa dön tuşu