Köşe Yazıları

Köyümüzde yufka ekmek yapılışı

Ekmek dediğimiz, Tepeköy de yufka ekmeğidir. Şehirde büyümüş insanların ekmek dediği, fırın ekmeği yani “somun” diye tabir edilir.
Ekmek, çoğunlukla buğdaydan yapılır köyümüzde. Buğday üretimi, yıllardır ilkel tarımla köyümüzde sürdürülmektedir. Eskiye nazaran tarım alanlarımızda ekme-dikme işlerinin nispeten çoğaldığını söyleyebiliriz.
Kendi buğdayı olanlar ve buğdayı satın alanlar aşağı yukarı eşit oranlardadır. Satın alır ya da kendi buğdayınızı, değirmene götürür öğüttürürsünüz. Köyümüzde un değirmeni bulunmadığından ya komşu köydeki değirmene yada ilçedeki değirmene gidilir buğdaylar öğüttürülmek için.


Buğdaylar öğütülür, evde un çuvalı olarak beklerken ekmek pişirme hazırlıkları başlar. Belirtmeli ki ekmek pişirmek öyle kolay bir olay değildir. Tek başına bir ev halkının yapabilmesi güçtür. Bu yüzden genelde komşu-akraba dayanışması, bu noktada önemli bir role bürünür. Çünkü bu çağırışta siz gidersiniz, siz çağırdığınızda da onlar size gelir. Ekmek pişirme işi, yemek yapma işinin de üstlerine kaldığı gibi bayanlara kalır. Hanımlar, önceden ekmeğe yardım edecek çevrelerine ulaşır, söz alırlar ve bir gün öncesinden ekmek yapılacak yer-dam hazırlanır gerekli olan senit, tekne, oklava, ekmek sacı ve pişirgeç gibi gerekli malzemeler hazır edilir kendinde yoksa komşulardan ödünç alınır ocağın yanına çuvalla sap ve saman da hazır edilir ve o günün sabahında da geniş, yayvan bir leğen içinde, un suyla tuzla karıştırıp hamur haline getirilir. Bu süreçte “yoğurmak” denen şeyin ne kadar zor bir şey olduğunu, yoğuran kişinin ellerinin acısını sorarak öğrenebilirsiniz.


Yoğrulmuş hamur, üzeri kapatılarak ekmek ateşinin yakılması sürecince bekletilir. Daha sonra hamurdan küçük ve düzgün yuvarlak parçalar oluşturulur ki buna “beze veya yumak” denir, Yumaklar iki karşılıklı senitin ortasında bulunan tekneye unla birlikte dökülür.

Sonra “senit” dediğimiz hamuru açmak için kullanılan tahta platformda yumaklar, üzerlerine un ekelenerek “oklavalar”la işlenmeye başlar. Açılan hamurlar, daha önce çeviricinin sap ve samanla yaktığı ateş üzerindeki geniş saçta pişirilmeye başlar. Sacın başında duran kişi “yanmıştır” diyebiliriz. Çünkü işlemler bittiğinde sıcaktan en çok etkilenen o kişi olur. Çevirme işlemi için, tahtadan veya kalın tel çubuktan yapılmış olan aparata “çevirgeç veya bişirgeç” denilir.


Pişen yufkalar, üst üste istif edilir. Ekmek için yapılan hamurun son kısımları, çörek ve börek yapmak için kullanılır. Üst üste yığılan kuru yufkalar, kullanılacağı zaman tek tek ıslatılır ve bu ıslatma işine “tavlamak” adı verilir. Tavlanan yufkalar, yumuşar ve 10-15 dk sonra katlanarak derlenir ve ekmek bakırına konulur. İhtiyacınız olduğunda ordan alarak rahatça yenilebilir.


Bu pişirme işleri bayanların üzerine kalır dedim ya, biraz haksızlık gibi görünse de aslında yetenek isteyen işler olduğundan da böyledir diyebiliriz. Çünkü hamur yoğurmak, yumak yapmak ve yufka açmak, ekmek çevirmek hakikaten özel kabiliyet ister. Ancak ekmek yapan annelerimiz, kız kardeşlerimiz yada eşlerimiz çalışırlarken onlara yardım edilebilecek birçok erkek işi de vardır. Sacın altına sap yada saman taşımak, pişirilen yufkaları taşımak, çay ve su servisi yapmak, yaz aylarında dondurma ikramı, iş bitince evlerine servis yapmak bunlardan sadece birkaçıdır.

Zahmetlidir ekmek pişirmek. Uzun bir süreç, fazladan emek ister. 2 dakikada fırından ekmek almak gibi değildir kısacası. Fakat yufka ekmeğin tadını alanların “fırın ekmeği”ne alışmakta güçlük çektiklerini hatırlatalım. Köyümüze yolunuz düşerse, ekmek pişiren birilerine “bereketli olsun”, “kolay gelsin” gibi bir dilekte bulunursanız size ikram edecekleri sıcacık bir çörekleri olabilir..

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu