Köşe Yazıları

Eskiden Terekler

Eskiden Terekler

Eskiden Terekler Evlerin hane olduğu zamanlardı. Bacalardan tüten dumanlar orada bir hayat belirtisi olduğu anlamına geliyordu. Evler sade ve bir o kadar da mütevazı idi.
Köyler ve şehirler, betonun istilasına uğramadığı zamanlarda evlerimizin kendine has bir
duruşu vardı. Özellikle köy evleri sade ve vakarlı olurdu.

Evlerden çıkış ve toplanma zamanları hep aynıydı. Akşam olduğunda hane halkı evde olurdu.
Gurbettekilerin haricinde sofrada eksiklik bulunmazdı. Şimdi olduğu gibi evlerimiz
konaklamak için değil, yaşamak içindi. Yani evlerimiz hane idi.
Ahşabın hâkimiyeti, mimariye bir zarafet veriyordu. Evlerin en müstesna yerlerinden birisi de
tereddütsüz mutfak olarak kullanılan yeriydi. Kadın elinin değdiği, kadın zevkinin hâkim
olduğu bu yer, insan gözüne çok hoş görünüyordu. Her tarafta bir düzen ve tertip vardı ve
sıcaktı. İnsanın ruhunu ısıtıyordu.

Eskiden Terekler

Mutfak demek, terek ve ocaklık demekti. Bir yanda yanan yer ateşinde yemekler hazırlanır,
diğer yanda tereklerde bulunan ev gereçleri görev için sırasını beklerdi.
Tereklerimiz ahşaptandı. Ahşabın kendi tabiliği, tereğe ayrı bir hava veriyordu. Sanki bir ruh
katıyordu.
Yerden bir metre yüksekliğine kadar olan kısmına tencere tava gibi daha fazla yer kaplayan
mutfak eşyaları konurdu ve kapalı olurdu. Diğer kısımlar görünürdü. Tereğin her rafı temiz
bir bezle örtülür, yine dış kısmı kanaviçe ve dantelâ ile süslenmiş örtülerle tozlanması
önlenirdi. Aynı zamanda da göze hoş görünen bir hal alması sağlanırdı.
Tabaklar tereğe kendine has dizilirdi. Kâh üst üste konur kâh duvara yaslanmış şekilde olurdu.
Bardaklar hariç tamamı kalay kaplı bakırdan olurlardı. Kalaylı kısmının dışarı dönük dizilişi
ise hoş bir görüntüye sahip olmasını sağlardı.

Terekte kaşık ve bıçaklar için ayrıca bir bölüm veya ek bir yer olurdu. Evin hanımı ne yapar
nasıl ederdi, bilinmez ama sanki nadide bir sanat eseri meydana getirirdi. Ne yalan söylemeli,
bu düzene ve tertibe erkekler pek anlam veremezdi.
Önceleri kalaylı kaplar süslerdi terekleri. Zaman içinde sert plastikten tabaklar işgal etti.
Hemen ardından alüminyum, nöbeti devraldı. Porselen pahallıydı ve her evde bulunmaz;
bulunsa da misafir için bulunurdu.
Çelik ve teflon denilen eşyalar arzı endam edince çok şey değişti tereklerde. Zaman içerisinde
modelleri değişmeye başladı. Hazır terekler piyasayı işgal etti. Hazır tereklerin süslenmesi
olmuyordu. Hatta çok yerleri kapalıydı. Önce kanaviçeler görünmez oldu, sonra tabak ve
kaşıklar gözden ıradı.

Neyin nerde olduğunu evin kadını biliyordu artık. O eski zarafet kaybolmuş; evin eşyalarına
uygun renklerde yeni mutfak modelleri, mutfakları hâkimiyeti altına aldı. Zaten el emeği, göz
nuru işlemeler ise fabrikasyon olmaya başlamıştı bile.

Her şey kalaylı kapların yerini alüminyum ve plastiğin aldığı günden sonra değişti. Binaların
dışı betonlaştı. İçindeki gönül sıcaklığı, yerini kalorifer ısısına devretti. Hanelerimiz yapı
haline dönüştü. Birini diğerinde ayıran şey ise kapısındaki numaralar oldu.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu